Miyase Sertbarut

YANGIN TÜPÜYLE UÇAN ÇOCUK

 
 
Öykünün tadı… Sedef Pekin, İyi Kitap Dergisi 2014 Şubat, sayı: 60
 
Daha çok romanlarıyla tanıdığımız Miyase Sertbarut’tan bir öykü kitabı: Yangın Tüpüyle Uçan Çocuk. Sertbarut öykülerinde tutkulu, bazen gözü pek bazen oyuncu çocukları anlatırken zorbalık, dürüstlük, hata yapmak ve adalet gibi pek çok temayı da konu ediniyor.
 
                 YANGIN TÜPÜYLE UÇAN ÇOCUK

Öykü üzerine hazırlanmış pek çok dosya ve makalede öykünün romana göre daha az tercih edildiğini okumuşumdur. Ve aslında romandan çok şiire yakın olduğunu. Öykü kitaplarında fazlalığa yer yoktur, yazar öykülerini konuyu fazla dağıtmadan anlatır. Okursa kitaptaki hikâyelerle uzak âlemlere gidip gelir. Ben biraz da bu yüzden severim öykü kitabı okumayı. Çocukken de severdim. Hem, kitabı maceranın devamını merak ederek kapatmaktansa, güzel bir hikâyeyi bir oturuşta başından sonuna okumak hiç fena fikir değildi. Bazı öyküler eğlendirir, bazıları ilginç, acayip, sıradışı şeyler düşündürürdü. Miyase Sertbarut’un Yangın Tüpüyle Uçan Çocuk adlı öykü kitabının da bende benzer bir etkisi oldu.

Kapaktaki sıradışı resimden başlayalım. Yangın tüpünün üzerinde zevkten dört köşe bir çocuk, havalanmış, hakikaten de yangın tüpüyle uçuyor. Kitaba adını veren ilk öyküden bir çizim bu. Sayfaları çevirince çocuğun, yani Samet’in yangın tüpüyle gerçekten uçup uçmadığı gizemini çözüyoruz. Samet internette rastladığı bir videoyu bir haftadır tekrar tekrar izleyip yangın tüpüyle uçmanın hayalini kurarken kısmet ayağına gelir. Okullarında bir deprem ve yangın tatbikatı yapılacaktır. Ama ne tatbikat! Aksilikler birbirini kovalarken Samet de acayip fikrini gerçekleştirmek için harekete geçer.

Bir başka sıradışı fikir barındıran “Arka Bahçedeki Göktaşı” öyküsündeyse, aylardır bahçesinde göktaşı arayan Sinan’la tanışıyoruz. Onunki de en az Samet’inki kadar saçma bir hayalmiş demeyin, olur mu olur. Sinan’ın çilek fidelerinin arasında gördüğü gri taş bir göktaşıdır belki ama Sinan’dan başka hiç kimse öyle olabileceğine ihtimal vermez. Kim bilir, belki de o kimseler hayatlarında ilk ve son kez karşılaşacakları bir fırsatı kaçırıyorlardır. 
Olur mu olur.

ŞAŞIRTICI SONLAR

Miyase Sertbarut, Samet ve Sinan gibi tutkulu, bazen gözü pek bazen oyuncu çocukları anlatırken pek çok farklı temayı da konu ediniyor. Zorbalık, dürüstlük, hata yapmak ve adalet bunlardan birkaçı. Örneğin “O Çocuk” öyküsünde sınıflarına gelen zorba bir çocuktan dert yanan bir kıza kulak veriyoruz. Anlattığı hikâyeyle öfkeleniyor, dertleniyor, üzülüyor, ne yapılabilir diye kara kara düşünüyor insan. Derken öyküdeki zekice bir manevranın ardından zorbalığı bir kenara bırakıp adaleti sorgulamaya başlıyor.



“Kırmızı Karanfil” öyküsü ise komşusuna bir oyun oynamak isteyen Esin’in gözünden anlatılıyor. Esin “haince” bir plan yapıp uyguluyor ama hangisi daha “hainceydi” diye düşündüren öyle bir sonla karşılaşıyor ki neye uğradığını şaşırıyor. Son demişken, Sertbarut’un kimi öykülerinde beklenmedik bir sonla ters köşeye yatacağınızı da şimdiden söyleyeyim. “Antika Oyuncak” ve “Şişedeki Mesaj” öykülerini sanırım bu yüzden çok sevdim. “Şişedeki Mesaj” tıpkı bir film karesi gibi başlıyor. Pazar günü başka planları olduğu halde anne babasının çekiştirmesiyle pikniğe gitmek zorunda kalan iki kardeş, her zamanki gibi sıkıntıdan patlayacaklarını düşünürken hiç hesapta olmayan bir şeyle karşılaşırlar. Derenin dibinde onları bekleyen bir şişe, şişenin içinde de bir mesaj vardır. Çocukları alır bir telaş ama mesajın peşine düşmeden de edemezler. 

Yangın Tüpüyle Uçan Çocuk, beni güldüren, şaşırtan, düşündüren bir kitap oldu. Son öykünün kahramanlarından Semiha Teyze yedi kedisinden hangisini çok sevdiği sorusunu, “Hepsini severim,” diye yanıtlıyor. Keşke ben de onun gibi olabilsem ama huyum kurusun, kedilerin arasından, öykülerin arasından hep bir “en sevdiğim” çıkar. Zamanla değişir bu “en sevdiklerim” ama illaki bir tane olur. Mesela bu kitapta en sevdiğim öykü “Şişedeki Mesaj”dı. Yok yok, “Antika Oyuncak”tı galiba. Ya da “Cips Paketinden Çıkan Cadı” mıydı acaba? Aa, “Korkuluk” vardı bir de, değil mi?

                       

Kategoriler